D vitamini paratiroit hormonu (PTH) ile beraber özellikle kemik yoğunluğu ve vücut Ca/P dengesinin korur. Ancak tek görevi bu değildir; hücre büyümesinin düzenlenmesi, DNA onarımı, hücresel metabolizma, bağışıklık sisteminin fonksiyonlarında ve enflamasyonun önlenmesinde(antienflamatuar mekanizmalarda) rolü vardır.
D vitaminin %95’i deride güneş ışığının etkisiyle sentezlenir. Daha sonra sırasıyla karaciğer ve böbreklerde Mg gerekli bir dizi reaksiyon sonrası vücut için kullanılabilir aktif formuna dönüşür. Bu yüzden yeterince güneş ışığı almak önemliyken güneşe fazla maruziyette sentezi bozacaktır güneş ışığının dik geldiği saatlerde 15-20 dk güneşte kalmak yeterlidir.
D vitamininin en bol bulunduğu besinler karaciğer, balık ve yumurta sarısıdır.
Yapılan bilimsel çalışmalarda psikiyatrik rahatsızlıklarla D vitamini eksikliği arasında çeşitli ilişkiler saptanmıştır.
D vitamini eksikliğinin bilişsel fonksiyonlarda bozulma(dikkatsizlik, unutkanlık vb) ve depresyonun şiddetinde artış yaptığı ,gebelikte annede D vitamini düşükse çocuklarda şizofreni gelişiminde artış ve bebeğin beyin gelişiminde gerilik olduğunu saptayan çalışmalar mevcuttur ve annelere gebelikte D vitamini takviyesi önerilmektedir.
Bir başka ilginç çalışma ise ruhsal ya da bedensel hastalığı olmayan sağlıklı bireylerde yapılmış ve vitamin D düzeyi normal aralıkta olan bireylerin pozitif duygulanıma sahip olduğu saptanmış.
Yapılan çalışmalar ve bugüne kadar edindiğimiz bilgiler ışığında D vitamini kemik sağlığı ve osteoporozdan korunmakta olduğu kadar ruh sağlığının korunmasında ve tedavisinde önemli bir destekleyicidir.
Vücutta birikebilen ve toksik etkileri olabilen bir vitamin olduğu için D vitamini mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalıdır.
Yorumlar kapalı.